Köln: Haziran 2021/Cologne: June 2021

Yeni bir dili öğrenme heyecanım gitmiş. Kolaylıkla dil öğrenebilen, keşfeden ben değilmişim gibi direniyorum Almanca öğrenmeye. Hatta ondan nefret ediyor olabilirim. Covid öncesinde gelecektik buralara. Bir yıl hiç bir şey yapmayacak kendimi kurslara teslim edip, bir yılda Almanca’yı da çözüp hayatıma bıraktığım yerden devam edecektim. Alt tarafı yeni bir ülkeye taşınıyorduk. Hayatım taşınarak, ülkeden ülkeye giderek, eski dostları bırakıp yeni dostlar edinerek geçmişti. Kolay olacaktı. Covid girdi araya, bir yıl erteledik gelişimizi. Dil okulları kapalı, maskeler takılı, her şey sanal dünyada varlığını sürdürüyordu. Sosyalleşecektim, kurs arkadaşlarım olacaktı. Evden çıkacaktım, bir avrupa kentinde yaşamanın tadını çıkartacaktım. Vizesiz, dönüş biletim olmadan, doyasıya. Cafe’lerde oturup yazacaktım, parklarda aylak aylak dolaşacak, kitaplar okuyacak, Köln’de Bir Yıl diye bir kitap yazacaktım. Noel pazarlarını gezecek, Noel’i kutlayacaktım. Arabamıza binip o şehir senin bu şehir benim gezecektik. Yanımda laptop, elimde telefon her yerden işimi de halledecektim. Türkçe, İngilizce, azıcık Fransızca bir de Almanca konuşuyorum diyebilecektim.

Sivrisinek diyor terapistim. Sivrisinek bile bazen insanın sabrını taşırır bu kadar büyük bir değişimin ortasında. Haklısınız diyorum divanda uzanırken. O yüzümü görmüyor, ben onunkini görmüyorum. Sırıtıyorum. Onu da göremiyorum ama sırıttığımı biliyorum. Beni tanımıyor, aşarım ben her türlü zorluğu, sivrisinek dediğin nedir ki? Öyle geçiyor içimden. Ona inat aşarım. Neden ona inat bir şey yapmayı düşündüğümü o gün sorgulamıyorum. Aşacağıma inanıyorum, tamamıyla inanıyorum o an. Neden hep bir şeyleri aşma isteğimin olduğunu da sorgulamıyorum o gün. Sadece bir şeyleri aşmak, zorluklarla mücadele etmek yeniliklere koşmak, keşfetmek bana iyi geliyor.

Sivrisinek sabrımı taşırmıyor Almanya’da. Hatta sabrım taşamıyor. Doluyor, ağızına kadar gelince bir bakıyorum bir parmak inmiş. Taşmayı bekliyorum, taşamıyorum. Ne ben ne sabrım. Dışarıya akmıyorum. Her şey, hepsi içime doluyor. Belki ben içime taşıyorum.

Cafe’ler yavaş yavaş açılıyor, havalar ısınıyor, boş kaldırımlara masalar sandalyeler yerleştiriliyor. Bir kaç defa oturuyoruz cafelerden birinde, eve yakın olan, köpeklerle rahat oturabileceğimiz birinde. Parklar sonsuz bir yeşille bizi karşılıyor, havalar ısınıyor, uzun…

Growing up TCK - Yesim Cimcoz

Turkish passport, German residency, schooled in England, Nigeria, the US and Turkey. Writer, teacher, entrepreneur, mother, wife, sister.